Bir İdam Mahkûmunun Son Günü - Düzene Bir Başkaldırı
Çağın romantiklerinden Victor Hugo'dan içler ürpertici bir öykü.
Bir İdam Mahkûmunun Son Günü, orijinal adıyla Le Dernier Jour d’un Condamné, 19. yüzyılda tartışılagelen idam yasalarına yönelik yayımlanmış bir öyküdür. Hugo’nun asıl amacı hükümete ve halka, idama giden bir bireyin çektiği acıları ve tasaları tarif ederek idamın “acısız ölüm” olmadığını göstermek ve bir bakıma bir fikir beyan etmektir. Bu açıdan bakınca kitabın ön sözü en az kitap kadar önem arz etmektedir.
Hugo, ön sözde bir hikâye yazma gereği duymaksızın kendi ve etrafındaki insanların fikirlerini ve isteklerini rahatlıkla bildirmiştir. Aynı zamanda fikirleri tarihten atıflarla destekleyip bir bakıma gerçekleri insanların gözlerinin önüne sermiştir. Hükümetin nasıl sadece ve sadece kendi çıkarlarına göre kolayca yasalarla oynadığını ve bunların insanların hayatlarına mal olduğunu belirtmiştir. Ön sözün sonunda kısa bir oyun metni vardır. Bu metin bize halkın bu kitaba karşı tepkisini gösterir. İnsanların okumakta zorlandığını, öykünün kimilerinin rüyalarına girdiğini yazmıştır Hugo.
Kitabın ismi her ne kadar “son günü” dese de kitap bundan fazlasıdır. Mahkûmun son günlerini, haftalarını anlatır. Mahkûmun işlediği suç hakkında fazla ayrıntı verilmez çünkü gerek yoktur; Hugo’nun karşı çıktığı şey idamdır, suç değil. Bir iki kez mahkûmun suçunun cinayet olduğundan bahsedilir ve kitapta pek yer etmez. Başlarda mahkûmun mahkeme sürecinden sayfalar vardır ve o sırada mahkûm, avukatının kendisini savunmasını istemez. Avukatı cezasını ölümden küreğe çevirmek için savunma yapmaya hazırlanırken mahkûm, “küreğe gideceğime ölürüm daha iyi” der ve durdurur avukatını. Başlarda ölüme karşı çok kötü hisler beslemeyen mahkûm şunları düşünür hatta:
İdam mahkûmu!
Tamam, neden olmasın? İnsanların, içinde işe yarayan tek şeyin şu cümle olduğu bir kitap okuduğumu hatırlıyorum, insanların hepsi belirsiz bir süre için ertelenen ölüm cezasına mahkûmdurlar. O hâlde durumumda nasıl bir değişiklik oldu ki?
Hakkımda verilen karar açıklandığından beri, uzun bir hayata hazırlanan kaç kişi öldü! Genç, özgür ve sağlıklıyken, kafamın Grève Meydanı1’na düşeceği günü göreceklerini sanan kaç kişi benden önce öldü! Şu an açık havada özgürce nefes alıp veren, keyiflerince dolaşan kaç kişi benden önce ölecek!2
İdama uzakken böyle düşünen karakterimiz tahmin edildiği üzere kitabın sonlarında ölümden kurtulmak için her şeyi yapmaya hazır hâle gelecektir. İdam cezasının uygulanması için geçen altı hafta cehennem olacaktır bir bakıma. Acısız ölüm, var olan en acılı ölüm biçimi hâline gelecektir. Victor Hugo’nun da anlatmak istediği biricik şey budur.
İdamların gerçekleştirdiği, halkın izlemeye geldiği açık meydan.
A.g.e. sayfa 7 - İş Bankası Yayınları